VEDA
Kimliksiz kişilikler yüzünden yaşanılan her şeye biraz veda etme vakti gelmedi mi? Hayatımız boyunca bizi üzen şeyler aslında bir türlü bırakmak istemediklerimiz olmuştur. Ateş etrafında dönen bir fervane misali kaçtıkça yaklaştık, yaklaştıkça yandık.. Uzun bir aradan sonra merbaha diyelim mi bütün duygularımıza. Bütün uçları yaşadığımız bu günlerde duyguları ve kendimizi farketme zamanı gelmedi mi sizce de ? Vedalar ağır olsada yaşlandıkça bizi güçlendirmedi mi . Otogar köşelerinde yada bir tren garında dalıp gitmedi mi gözlerimiz. Duyguları hiçe sayarak çaldılar bizlerden bütün hislerimizi ama duygusuzlukta bir duygu değişimi değil miydi ? Hayatın neler götürdüğünü bir tozlu bavula sığdırmak kolay mıydı yada neler sunacağını bir altın kâseye. Kime nasıl veda ettiğinizin hiçbir önemi yok önce vedalar kendi içimizde başlıyor . Hissizlik dediğimiz duygu bütünü sarıyor bir sarmaşık gibi bedenimizi, sıkıyor yaralıyor belki de dikenlerini saplıyor kanatıyor yeni yaralar açıyor... Ama günün birinde çiçekler de açıyor. Beklenen nasıl geliyorsa gelen de öyle gidiyor sorun aramak yada suçlu aramak için fazla düşünüyoruz fakat ne kendimizi nede başka kişileri suçlamak bu acıları bu hiçlik duygusunu telafi etmeye yetmiyor. Bırakalım gitmek isteyen gitsin varolmak isteyen gelsin. Bazı cam kırıklarına basarak yürümek bizden çalmaz. Velhasıl kelam gitmek isteyeni bir "vedaya" sığdırın ki duygularınızı hür bırakın..
Yorumlar
Yorum Gönder