VAZGEÇMEK

 Hayatta düşüncelerinizi yönlendirecek bir çok konu çıkacaktır elbet karşınıza. Bazıları doğru bazıları yanlış. Hayatımıza aldığımız insanlar da böyledir işte bazıları doğru bazıları yanlış.. Sevmekten aciz,yoksun ve korkak insanlarla beraber oldukça ruhunuzda ona yönelen bir adabtasyon süreci başlar. Sizde onun gibi düşünür onun gibi hareket etmeye başlarsınız. Bu başlarda farkedilmez hatta çok mutlu bir olaymış gibi sevinirsiniz de ama işler değişince o toz pembe perdeler uçuşunca gözlerinizden ziyade gönlünüz görmeye başlar gerçekleri. Sevdiniz ama ne kadar? Ruhunuzu teslim edecek kadar mı? Sanmam. Ne denli büyük bulutların üzerine çıktıysanız düşüşünüz de o denli muhteşem oluyor. Sanki düşmek için bile bile lades diyenlerimiz var. Yok mu? Sence. Aynada kendinize hiç baktınız mı ? Yapılan davranışları, sizde özverili bir şekildeki o değişikliği ne zaman farkettiniz sahi yorulduğunuzda yada artık bitsin istemiyorum dediğinizde mi ? Yada hayal kırıklıklarını toplayıp kendinize kocaman bir bavul yaptığınızda mı? Sahi ne zaman farkettiniz elinizde o kocaman bavulla sokak ortasında kaldığınızda mı? Yalnızlığın korkusu olmasa ne kadarına katlanırdınız? Sahi siz kimdiniz ve ne oldunuz? Yıllarınızı yahut aylarınızı kaybetmeye değdi mi ? Bence değmiştir. Artık kimseye kendinizi o kadar basit açmazsınız. Hayallerinizi, tutkularınızı... He bu arada sakın bir kişinin hayatınızı bu denli değiştirip yormasıyla herkesi aynı kefeye koymayın. Birinin gönlünüze inşaa ettiği o güvensizlik hissinden kurtulun. Size değer veren birilerini de aramaktan vazgeçin. Hani demem o ki siz en iyi ilacın içinizde olduğunu biliyorsunuz. Düşüncelerinizi serbest bırakın onlar sizi yıpratır. Bugün kendinizi ne kadar çok sevdiğinizi haykırın sadece inanın çok daha güzel olacak her şey...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

COĞRAFYANIN EDEBİYAT İLE İLİŞKİSİ

PSİKOCOĞRAFYA NEDİR?

NEDEN ANADOLU COĞRAFYASI ?